Kayıtlar

Kendime Gelişim

Havaların güzel, benimse anlatmak istediğim şeyler olmasından dolayı yazmaya başladım bugün.  Aslında neredeyse bir hafta kadardır yazmak aklımda olan bir şey fakat ne vakit bulabildim ne de ruhsal olarak içimde bir güç. Geçen yazımda erkek arkadaşımın askere gideceğinden bahsetmiştim Kasım 1 gibi onu gönderdik. Gitmeden önce gideceği düşüncesi nefesimi kesiyordu, sanki o gidince tek başıma kalacakmışım, nefessiz kalacakmışım ve bir sene boyunca bir boşlukta çırpınarak geçecekmiş günlerim gibi gelmişti. Önce ki yazılarımı okuduysanız ruhsal olarak ne kadar çabuk düştüğümü bilirsiniz. Gönderdiğimiz gün gerçekten hayatımın en zor günü olabilir, nasıl ayakta durdum, o günü nasıl geçirdim bilmiyorum, bir ömür gibiydi. Tüm arkadaşları tüm tanıdıkları oradaydı gitmesi bir yana onca tanıdığı insanın içinde onu yollayacak olmakta başka bir taraftan beni strese sokuyordu ama şunu anladım ki öyle bir anda insan kimseyi umursamıyormuş ve gönderdim.  Sonrasında gelen günler de farkettim ki ben

Trabzon,Askerlik ve Game Of Thrones'lu Sohbet - Neler yaptım, neler yapıyorum?

Resim
Yaz tatilindeyim, bitmesine 15 gün falan kaldı ve sonra Sakarya'ya, okula geri dönüyorum. Ama bu yazımda çoğunlukla yaptığım gibi şikayet etmeyeceğim, moralim şükürler olsun ki bir süredir yerinde. Olumsuzluklar ve sıkıntılar beni pek ziyaret etmiyor bir süredir. Bir çok şeyi kafaya takmanın ve fazla düşünmenin anlamsız olduğu kanısına vardım, yaşayalım ve neler olacağını görelim öyle değil mi? Düşünmeye ve hayatı yönlendirmeye çalışmanın gereği yok. Yapılması gereken şeyleri yaparsın ve sonra beklersin bu kadar. Umarım bu düşüncemi olumsuzluklarla karşılaşınca da sürdürebilirim. Her neyse aslında bahsetmek istediğim pek bir şeyde yok. Buraları, bir şeyler yazıp sohbet etmeyi özledim ve işte buradayım. Hayatımda neler oluyor onlardan bahsedeyim bari biraz yoksa sizler nasılsınız deyip bitirmek durumunda kalacağım. Burada yazarak neler olduğunu anlatmayı seviyorum, hem günlük tutar gibi, hem dertleşir gibi hemde karşında muhatap bulabiliyorsun.  Bu yaz bizim okulumuz baya

Kendimi 60 Yaşında Hissediyorum

Herkese merhabalar,    Nasıl gidiyor, neler yapıyorsunuz?  Benim işlerim hiç olamayacağı kadar yolundan çıktı bir süredir. Asla sorumluluk sahibi olamayacağımı net olarak anladığım bir dönemden geçiyoruz. Geçtiğimiz okul dönemini güzel atlattığımdan sanırım artık benden bir şeyler olur diyordum fakat yanılmışım, galiba güzel bir dönem geçirdim o kadar.     Dünyayı gerçekten anlayamıyorum biliyor musunuz?  Gerçekten mecbur olduğum şeylere mecbur olmak sizce de çok aptalca değil mi? Örneğin ben şuan yapmam gereken ödevleri asla yapmak istemiyorum. Aylardır geçiştirip duruyorum, başına oturuyorum uğraşıyorum ancak olmuyor, istemedikten sonra hiç bir verim alamadan başından kalkıyorum. Benim koca ömrüm nasıl böyle geçecek gerçekten büyük bir soru işareti.    Yapmak istediğim onca güzel şey varken bu kitapların arasına sıkışmak, okul, dersler bu tarz sorumluluklar beni inanılmaz yoruyor. Düşünsenize dünyada görülecek milyonlarca güzel yer var, kaçırdığımız onca güzel an. Ben okulda y

Sırtımdaki Yükleri Atıyorum

Merhabalar,    Sömestr dolayısı ile 20-25  günlüğüne de olsa evime döndüm. Geldiğimde bloga biraz zaman ayırırım hemen her gün bir şeyler yazardım diye düşünüyordum fakat her şeyde olduğu gibi blog konusunda da asla düşündüklerimi uygulamaya koyamıyorum zaten sürekli aklımda blogun olmasından, kendimi yazmadığım için stresli hissetmekten oldukça sıkıldım.     Buraya neden yazmaya başladığımı unutmuş gibiyim, buraya iş gibi hissetmek, sorumluluk olarak sırtıma yüklemek için başlamamıştım. Hobi olarak gördüğüm bana keyif vermesi gereken bir şeyin sırtıma yük yüklemesi canımı sıkmaya başladı ayrıca bir de sürekli içerik üretmek isteme çabasına girdim, aslında ben buraya insanlar sürekli beni okusun diye de başlamamıştım ama bir anda kendimi okunma kaygısının içinde buluverdim. Tüm bu sebeplerle artık benim blogumda zaman zaman yaptığım ürün yorumlarını, film yorumlarını, kitap yorumlarını ayrı bir başlık altında bulamayacaksınız. Burası tamamen sohbet yazıları yazdığım, karşılıklı konuş

Nostaljik Parçalar ile Mim

Resim
   Hayat Bitene Kadar adlı blog sahibi -tıklayarak yazısına ulaşabilirsiniz- beni geçtiğimiz günlerde kendi başlatmış olduğu bir mime etiketlemişti ne zamandır bunun hakkında yazmak istiyordum ancak fırsat bulabildim diyebilirim.    "Dinlediğimiz, sevdiğimiz, eski parçaları sizlerle paylaşmak" mimin konusu. Ben açıkçası sürekli olarak eski şarkıları dinleyen ve bundan da büyük haz alan birisiyim bu yüzden hangisini paylaşmak istediğimi bir türlü seçememiştim ta ki dün akşama kadar. Uzun zamandır dinlemediğim bir şarkıyı -şarkı demek bile saygısızlık gibi geliyor ona- yeniden dinleyince bunun gerçekten neredeyse en iyisi olduğuna emin oldum ve sizlerle onu paylaşmaya karar verdim. Umarım sizde keyif alırsınız, öpüyorum. Bende bu mime nostaljik şeyleri sevdiğini bildiğim Cafe Tigris 'i mimliyorum.

Aşk Sesini Öpmeyi İstemek Gibi

    Bugün biraz aşktan bahsedelim istiyorum. Aşk gerçekten büyüdüğümü hissettiğimden beri, sanırım içimde barındırmayı en sevdiğim duygu. Sürekli aşık olan birisi değilim elbette zaten insanın öyle her gördüğü insana da aşık olabileceğini sanmıyorum.     Aşk bana göre nedir biraz bundan bahsetmek istiyorum, ruhumu sarıp sarmalayan içinden asla çıkmak istemeyeceğim bu güzel his nedir onu konuşalım biraz.    Aşk herkeste farklı şekillerde tezahür eden, herkesin kendisine has insanı kökünden değiştiren bambaşka bir şey.    Aşk, kalbin yumuşamasıdır, merhametle dolmasıdır bence. Aşık bir insan nasıl kötü olabilir bilmiyorum. Bir başkasının her şeyini düşünmek, kendinizle bir tutmak gibi bir şey onu.  Sanki bir parçanız gibi benimsemek, gülüşünü izlemek, sesini, nefesini dinlemek.    Ayrılık dahi olsa onunla geçirilen güzel anılara sahip çıkmak, bir gün dünyanın en berbat insanı olduğunu öğrenseniz dahi anılarınıza saygı duymak, kalbinizden onları asla atmamak.     Aşka aşık olm

Fantastik Canavarlar Nelerdir, Nerelerde Bulunurlar?

Resim
Merhabalar, Çok uzun süredir beklediğim bir filmden bahsedeceğim bu yazımda. "Fantastik Canavarlar Nelerdir, Nerelerde Bulunurlar?"  18 Kasım Cuma günü girdi bu güzel film vizyona. Harry Potter bağlantısını bildiğimden beni oldukça heyecanlandırmıştı izleyeceğim güne kadar, 21 Kasım günü gidebildim. Filmi görene kadar herhalde 20 kez falan fragmanını izlemişimdir, belki de daha fazla. Beklediğime değdi mi peki? Evet fazlasıyla değdi, zaten bu film herkes için dünyanın en berbat filmi olsaydı da benim için harika olacaktı çünkü Harry Potter ile bağlantılıydı çünkü içerisinde Hogwarts geçiyordu çünkü Albus Dumbledore ismi geçiyordu ve başka hiç bir şeye ihtiyacı yoktu. Film benim için bir devam filmi gibi oldu açıkçası, Harry Potter'a nazaran İngiltere yerine New York'ta geçen bir hikaye.  Çok çok beğendim, büyü dünyasına başka bir açıdan bakılmasını, büyücü dünyasının mükemmel olmayan yanlarının vurgulanmasını aslında mugglelardan üstün olmadıklarını ve hat