Kayıtlar

NELER YAPIYORUM? / Mezunum Gibi Çek :) / Şafak 79

Hellooo Nasılsınız? Görüşmeyeli uzun zaman oldu. Bugün buraya sohbet etmeye geldim doğrusu, o zaman anlatmaya başlayayım. :) Yazmadığım süre boyunca birçok şeyle uğraşıyordum aslında: tez, formasyon, dersler vs.  Tezimi tamamlayamadım maalesef, enerjimi buna yettiremedim ve çalışmam gereken konuya da ısınamadım aslında bakarsanız ben de bu sebeple tezimi önümüzdeki döneme bırakmış oldum zaten formasyon sebebi ile yine Sakarya'da olacaktım, formasyon dersleri, staj gibi işlerim olacaktı kalan zamanlarımı da genişçe teze ayırır ve bu defa istediğim ve ısındığım bir konu seçerim diye kafamda planladım. Yazmadığım bu süreçte gazetelere iş başvuruları yaptım, önceki yıllarda 1 yıl kadar da köşe yazarlığı yapmıştım biliyorsunuz. Başvurularım sonucunda 15 günlük bir deneme süreci ile Sakarya'da yerel bir gazeteye kabul edildim ama sadece bir gün devam ettim (biraz komik aslında) ne ortam ne insanlar olmam gereken yer değildi ve ben orada asla mutlu olamayacaktım üstelik yapma

Rukiye Türeyen: %99 Engeli ile Kitap Yazdı

Resim
Merhabalar, Bugün bu yazıyı sizi çok değerli bir yazarla tanıştırmak için yazıyorum. Yüzyüze görüşme fırsatım henüz olmasa da tanıdığım anda hayran oldum kendisine. Yazar Rukiye Türeyen. Sakarya'da yaşıyor. %99 engelli, bir tek işaret parmağını kullanabiliyor. Kullanabildiği o parmağı ile kitap yazmaya başlıyor. Yatağa bağımlı fakat zihninde yarattığı ve yazıya geçirdiği karakterlerle belki de o bağımlılıktan sıyrılıyor. Hayattan vazgeçmiyor, onu özgürlüğüne kavuşturacak çaresini kendisi buluyor, yazıyor... Yazıyor, yazıyor ve kendi kitabını çıkartıyor, düşünsek imkansız gelebilecek bir şeyi başarıyor, annesini düşünüyorum sahip olunacak en mükemmel evlada sahip değil mi sizce de? Rukiye abla, sizi de utandırmıyor mu azmi ile, başarısı ile... Kendisi ile gurur duyulacak ve her daim övgü ile bahsedilecek bir kadın bence. Kitaba gelecek olursam henüz okumadım, siparişi verdim gelmesini bekliyorum okumak için. Okuduğumda mutlaka ama mutlaka yorumumu yazıyor olacağım.

Hayat ve Mutlulukla İlgili

Hellooooo!!! Şuan saat sabah 09:18 ben uyanalı yarım saati geçti. Önceden öğlene kadar uyuyan ben artık genellikle sabah çok erken saatlerde uyanıyorum, yıllardır ilk kez biyolojik saatim oluştu; geceleri 12-1 gibi uykum geliyor, uyuyorum sabahları da erkenden uyanıyorum bu durum beni oldukça memnun ediyor, böylece hem günü kaçırmıyorum hem de kendi düzenim yerleşmeye başlıyor. Şuan bu yazıyı da camdan dışarıyı izlerken yazıyorum, malum bahar ayındayız ağaçlar çiçek açıyor, kuş cıvıltıları akşama kadar hiç durmuyor. Sanki doğa keyifle göz kırpıyor. Bu yıl kış yaşanmaması biraz üzdü tabii, ne doğru düzgün kar yağdı ne de tam bir soğuk oldu ama bahar tam zamanında tam olması gerektiği gibi geldi bence.  Sabahları uyandığımda koltuğun burasına oturup perdeyi sonuna kadar açıp sokağı, kuşları, kedileri yani gördüğüm her şeyi uzun uzun izlemek en büyük keyfim, sanki bu şekilde damarlarımda ki kan daha kolay akıyor ve güzel şeyler gördüğümde nefes alıyor gibiyim, yüzüme bir gülümsem

Askerlik ve İlişki Hakkında / 3. Ay

Merhabalar, Bu yazımı evimden -Trabzon'dan- yazıyorum.Yaklaşık 20 gündür buradaydım, yarın geri dönüyorum. Pazartesi üniversite hayatımın son dönemine başlıyorum bu yüzden kendimi sık sık bu düşüncenin içinde yoğrulur ve bundan sonra ki hayatımda neler yapacağımı düşünürken buluyorum gerçi biliyorum hayatta bir çok şey hiç de plandığımız gibi gitmiyor ama kişilik meselesi işte düşünmeden de duramıyorum, neyse ki yeni bir hayata başlayacak olmaktan -ne yapıyor olursam olayım- mutluyum.  Tatilim genellikle evde tam da istediğim gibi ailemle vakit geçirip dinlenerek geçti. Kardeşim saydığım arkadaşlarımla görüştüm, sevdiğim mekanlarda onlarla zaman geçirdim. Elimde olsa sanırım bir süre daha geri dönmez burada kalırdım, Serkan da olmayınca benim için Sakarya'ya dönmenin pek bir anlamı yok doğrusu. Konuyu Serkan'a gelmişken her ayın sonunda yazmayı planladığım şu askerlik yazısını -yeni bir aya girmiş de olsak- yazayım, sıkıcı mı oluyor bilmiyorum ama erkek arkadaşını askere g

Askerlik ve İlişki : 2. Ay

Günlerim genel itibari ile yoğun geçiyor, finaller başladı çünkü. Ders çalışmaktan hoşlanmasam da bu yoğunluktan hoşnutum, böylece zaman hızla akıp gidiyor. Bu yıl son senem ve artık ciddi anlamda okul denen illetten kurtulmak istiyorum, gerçi mezun olanlar şimdi böyle söylediğin için pişman olacaksın, okulu çok özleyeceksin diyorlar ama bilemiyorum. Lisedeyken de bitince liseyi özleyeceğimi söylerlerdi, hiç özlemedim. Okul hayatına dair özlediğim tek yer anaokulu :D Bu yüzden sanmıyorum ki üniversiteyi özleyeyim. Düşününce şaka gibi geliyor 16-17 yıllık eğitim hayatım bu yıl sonlanıyor -açıköğretimi saymassak- garip bir duygu aslında. Sanki seneye yepyeni bir hayata uyanacağım gibi hissettiriyor. Her neyse... Gelelim diğer meseleye; bu ayın sonunda askerlikle ikinci ayımız bitiyor. Her ay bununla alakalı yazı yazmayı planlamıştım, yazacağım da. Geçen sefer de söyledim sanırım, hem bana iyi geliyor, hem geleceğe anı bırakmışım gibi hissettiriyor hem de günün birinde benim gibi birisi

Gelin Laflayalım / Şebnem Ferah

Resim
Daha önce hep hava kararmaya başladığında yine gün bitiyor diye üzülürdüm, yapacak çok şeyim olduğundan falan da değil aslında sadece gün geçip gitsin bitsin istemezdim hiç. Şimdilerde her akşam gün bittiği için neredeyse zil takıp oynayacak hale geldim, gelmesini beklediğim birisi var biliyorsunuz bu yüzden zaman ne kadar hızlı geçerse, günler ne kadar çabuk biterse o kadar iyi benim için. Sanıyorum önceden bomboş oturma vaktimin çok olmasından keyif alıyor ve bu bitsin istemiyordum, tabii bir de ertesi gün yapılacak işlerde vardı. Artık aman kendime boş dakika bırakmayayım diye kıvranıyorum. Normalde hele de bu kötü havalarda üşenmekten ne dışarı çıkabilen ne okula falan gidebilen birisi iken sırf o günü de hızlıca sonlandırabilmek için vaktimi sürekli bir şeylerle değerlendirme çabasına girdim, bir taraftan keyifli de oluyor böylesi. Bugün 328 günümüz kalmış, ben saymıyorum aslında çünkü insanda psikoloji kalmaz bunca günü saysa ama o söyledi dün 329 kaldı diye. İnsana küfür gib

Hayat Hakkında / Manuş Baba

Resim
Dün sabah herkesten önce uyanıp güneşlikleri açmaya başladığımda farkettim ki gözlerimiz kapalı yaşıyoruz sanki. Camın önüne oturup dışarıyı seyrettim, gerçekten uzun bir süre. Yaprakların uçuşarak dallardan düşüşünü izledim, rüzgarın ıslığını dinledim. Mesela karşı evin bahçesinde iki tane nar ağacı varmış Eylül ayından beri buradayız ve bunu dün sabah farkettim, günde belki 2 belki 3 kez geçiyorum o evin önünden. Sonra tam karşıda kocaman büyük bir ağaç var yapraklarının ne kadar azaldığını dün farkettim, geldiğimizde ne kadar gür ve heybetliydi ancak şimdi dalları çıplak kalmaya yüz tutmuş. Günde kaç kez geçtiğim sokakta ki şeyleri bile farketmiyormuşum. Görmek için önce bakmak gerekir ya bizler bakmıyoruz bile. Okula mı gideceğim? Aceleyle evden çıkıp koşa koşa durağa git dolmuşa bin ve aynı şekil de eve geri dön. Bazen her şeyin tam ortasındayken durup derin bir nefes almak gerekmez mi? Bizler nefes aldığımızı bile unutarak yaşıyoruz çoğu zaman. Ve yine dün küçücük bir ana şahit