Kayıtlar

Sohbet/ Müzik Önerisi : John Lennon

Resim
Ne zaman bir şey yazmaya kalksam en çok zorlandığım şey başlık bulma konusu oluyor biliyor musunuz? Çünkü hani genellikle şu kitap, bu film, şu bu yemek hakkında yazmıyorum -onlara başlık bulması kolay- genelde neler yaptığımı, duygularımı düşüncelerimi falan anlatıyorum ya burada yani günce gibi kullanıyorum aslında burayı bu yüzden işte başlık bulmak zor oluyor benim için. Her neyse yine öylece yazacağım işte... Şuan biraz heyecanlı ve gerginim de. Mideme kramplar giriyor belki bir iki kelime bir şey yazarsam rahatlarım diye düşündüm. Havalar birden soğudu, bir çok yerde yükseklere ilk kar düşmüş bile. Bu yıl için bu evi tutarken ara kat olduğundan çok sıcak olacağını düşünerek tutmuştuk lakin hiç de öyle olmadı. Soğukların başlayıp Ekim ayının kapıyı çalmasıyla ben çoktan üşümeye başlamıştım bile ve Kasım ayının son günlerini yaşarken havanında iyice soğuması ile şuan kendimi donma moduna aldım. Böyle giderse bu kış bu evde donacağım gibi görünüyor. Bunun dışında Pazartesi günü

Ders Çalışma Teknikleri : / Ben Nasıl Motive Oluyorum? Nasıl Çalışıyorum?

Resim
Hazır vizeler bitmişken ve bende bloga yazmak için heves doluyken diyorum ki bu yazımda benim gibi ders çalışmakta zorlanan, adapte olmakta güçlük çeken ve çabuk sıkılanlar için ders çalışma teknikleri yada taktikleri hakkında bir yazı yazayım.  Aslında anlatacaklarım teknikten ziyade "masada nasıl daha uzun süre verimli bir şekilde kalınır" olacak. Tabii ki ben bilir kişi falan değilim, tamamen kendi uyguladığım ve sonrasında daha fazla verim aldığım yöntemleri anlatacağım, umarım faydalı olur. Sizin de kullandığınız başka yöntemler varsa lütfen yorum olarak bana yazın. 1- Öncelikle çalışacağınız ortamın göz yormayacak aydınlıkta olması bence en önemlisi. Çünkü fazla ışık gözlerinizi yorup baş ağrısına ve uyku hissine sebep olabilir aynı şekilde yetersiz ışıkta da uykunuz gelecektir.  2- Tahmini ders çalışma vaktini belirlemek. (Örn. Sabah saatleri veya öğleden sonra yada geceleri), eğer dikkati çabuk dağılan, evde insanlar bir şeylerle uğraşıyorken aklı onla

Kendime Gelişim

Havaların güzel, benimse anlatmak istediğim şeyler olmasından dolayı yazmaya başladım bugün.  Aslında neredeyse bir hafta kadardır yazmak aklımda olan bir şey fakat ne vakit bulabildim ne de ruhsal olarak içimde bir güç. Geçen yazımda erkek arkadaşımın askere gideceğinden bahsetmiştim Kasım 1 gibi onu gönderdik. Gitmeden önce gideceği düşüncesi nefesimi kesiyordu, sanki o gidince tek başıma kalacakmışım, nefessiz kalacakmışım ve bir sene boyunca bir boşlukta çırpınarak geçecekmiş günlerim gibi gelmişti. Önce ki yazılarımı okuduysanız ruhsal olarak ne kadar çabuk düştüğümü bilirsiniz. Gönderdiğimiz gün gerçekten hayatımın en zor günü olabilir, nasıl ayakta durdum, o günü nasıl geçirdim bilmiyorum, bir ömür gibiydi. Tüm arkadaşları tüm tanıdıkları oradaydı gitmesi bir yana onca tanıdığı insanın içinde onu yollayacak olmakta başka bir taraftan beni strese sokuyordu ama şunu anladım ki öyle bir anda insan kimseyi umursamıyormuş ve gönderdim.  Sonrasında gelen günler de farkettim ki ben

Trabzon,Askerlik ve Game Of Thrones'lu Sohbet - Neler yaptım, neler yapıyorum?

Resim
Yaz tatilindeyim, bitmesine 15 gün falan kaldı ve sonra Sakarya'ya, okula geri dönüyorum. Ama bu yazımda çoğunlukla yaptığım gibi şikayet etmeyeceğim, moralim şükürler olsun ki bir süredir yerinde. Olumsuzluklar ve sıkıntılar beni pek ziyaret etmiyor bir süredir. Bir çok şeyi kafaya takmanın ve fazla düşünmenin anlamsız olduğu kanısına vardım, yaşayalım ve neler olacağını görelim öyle değil mi? Düşünmeye ve hayatı yönlendirmeye çalışmanın gereği yok. Yapılması gereken şeyleri yaparsın ve sonra beklersin bu kadar. Umarım bu düşüncemi olumsuzluklarla karşılaşınca da sürdürebilirim. Her neyse aslında bahsetmek istediğim pek bir şeyde yok. Buraları, bir şeyler yazıp sohbet etmeyi özledim ve işte buradayım. Hayatımda neler oluyor onlardan bahsedeyim bari biraz yoksa sizler nasılsınız deyip bitirmek durumunda kalacağım. Burada yazarak neler olduğunu anlatmayı seviyorum, hem günlük tutar gibi, hem dertleşir gibi hemde karşında muhatap bulabiliyorsun.  Bu yaz bizim okulumuz baya

Kendimi 60 Yaşında Hissediyorum

Herkese merhabalar,    Nasıl gidiyor, neler yapıyorsunuz?  Benim işlerim hiç olamayacağı kadar yolundan çıktı bir süredir. Asla sorumluluk sahibi olamayacağımı net olarak anladığım bir dönemden geçiyoruz. Geçtiğimiz okul dönemini güzel atlattığımdan sanırım artık benden bir şeyler olur diyordum fakat yanılmışım, galiba güzel bir dönem geçirdim o kadar.     Dünyayı gerçekten anlayamıyorum biliyor musunuz?  Gerçekten mecbur olduğum şeylere mecbur olmak sizce de çok aptalca değil mi? Örneğin ben şuan yapmam gereken ödevleri asla yapmak istemiyorum. Aylardır geçiştirip duruyorum, başına oturuyorum uğraşıyorum ancak olmuyor, istemedikten sonra hiç bir verim alamadan başından kalkıyorum. Benim koca ömrüm nasıl böyle geçecek gerçekten büyük bir soru işareti.    Yapmak istediğim onca güzel şey varken bu kitapların arasına sıkışmak, okul, dersler bu tarz sorumluluklar beni inanılmaz yoruyor. Düşünsenize dünyada görülecek milyonlarca güzel yer var, kaçırdığımız onca güzel an. Ben okulda y

Sırtımdaki Yükleri Atıyorum

Merhabalar,    Sömestr dolayısı ile 20-25  günlüğüne de olsa evime döndüm. Geldiğimde bloga biraz zaman ayırırım hemen her gün bir şeyler yazardım diye düşünüyordum fakat her şeyde olduğu gibi blog konusunda da asla düşündüklerimi uygulamaya koyamıyorum zaten sürekli aklımda blogun olmasından, kendimi yazmadığım için stresli hissetmekten oldukça sıkıldım.     Buraya neden yazmaya başladığımı unutmuş gibiyim, buraya iş gibi hissetmek, sorumluluk olarak sırtıma yüklemek için başlamamıştım. Hobi olarak gördüğüm bana keyif vermesi gereken bir şeyin sırtıma yük yüklemesi canımı sıkmaya başladı ayrıca bir de sürekli içerik üretmek isteme çabasına girdim, aslında ben buraya insanlar sürekli beni okusun diye de başlamamıştım ama bir anda kendimi okunma kaygısının içinde buluverdim. Tüm bu sebeplerle artık benim blogumda zaman zaman yaptığım ürün yorumlarını, film yorumlarını, kitap yorumlarını ayrı bir başlık altında bulamayacaksınız. Burası tamamen sohbet yazıları yazdığım, karşılıklı konuş

Nostaljik Parçalar ile Mim

Resim
   Hayat Bitene Kadar adlı blog sahibi -tıklayarak yazısına ulaşabilirsiniz- beni geçtiğimiz günlerde kendi başlatmış olduğu bir mime etiketlemişti ne zamandır bunun hakkında yazmak istiyordum ancak fırsat bulabildim diyebilirim.    "Dinlediğimiz, sevdiğimiz, eski parçaları sizlerle paylaşmak" mimin konusu. Ben açıkçası sürekli olarak eski şarkıları dinleyen ve bundan da büyük haz alan birisiyim bu yüzden hangisini paylaşmak istediğimi bir türlü seçememiştim ta ki dün akşama kadar. Uzun zamandır dinlemediğim bir şarkıyı -şarkı demek bile saygısızlık gibi geliyor ona- yeniden dinleyince bunun gerçekten neredeyse en iyisi olduğuna emin oldum ve sizlerle onu paylaşmaya karar verdim. Umarım sizde keyif alırsınız, öpüyorum. Bende bu mime nostaljik şeyleri sevdiğini bildiğim Cafe Tigris 'i mimliyorum.