Kayıtlar

Kendimi 60 Yaşında Hissediyorum

Herkese merhabalar,    Nasıl gidiyor, neler yapıyorsunuz?  Benim işlerim hiç olamayacağı kadar yolundan çıktı bir süredir. Asla sorumluluk sahibi olamayacağımı net olarak anladığım bir dönemden geçiyoruz. Geçtiğimiz okul dönemini güzel atlattığımdan sanırım artık benden bir şeyler olur diyordum fakat yanılmışım, galiba güzel bir dönem geçirdim o kadar.     Dünyayı gerçekten anlayamıyorum biliyor musunuz?  Gerçekten mecbur olduğum şeylere mecbur olmak sizce de çok aptalca değil mi? Örneğin ben şuan yapmam gereken ödevleri asla yapmak istemiyorum. Aylardır geçiştirip duruyorum, başına oturuyorum uğraşıyorum ancak olmuyor, istemedikten sonra hiç bir verim alamadan başından kalkıyorum. Benim koca ömrüm nasıl böyle geçecek gerçekten büyük bir soru işareti.    Yapmak istediğim onca güzel şey varken bu kitapların arasına sıkışmak, okul, dersler bu tarz sorumluluklar beni inanılmaz yoruyor. Düşünsenize dünyada görülecek milyonlarca güzel yer var, kaçırdığımız onca güzel an. Ben okulda y

Sırtımdaki Yükleri Atıyorum

Merhabalar,    Sömestr dolayısı ile 20-25  günlüğüne de olsa evime döndüm. Geldiğimde bloga biraz zaman ayırırım hemen her gün bir şeyler yazardım diye düşünüyordum fakat her şeyde olduğu gibi blog konusunda da asla düşündüklerimi uygulamaya koyamıyorum zaten sürekli aklımda blogun olmasından, kendimi yazmadığım için stresli hissetmekten oldukça sıkıldım.     Buraya neden yazmaya başladığımı unutmuş gibiyim, buraya iş gibi hissetmek, sorumluluk olarak sırtıma yüklemek için başlamamıştım. Hobi olarak gördüğüm bana keyif vermesi gereken bir şeyin sırtıma yük yüklemesi canımı sıkmaya başladı ayrıca bir de sürekli içerik üretmek isteme çabasına girdim, aslında ben buraya insanlar sürekli beni okusun diye de başlamamıştım ama bir anda kendimi okunma kaygısının içinde buluverdim. Tüm bu sebeplerle artık benim blogumda zaman zaman yaptığım ürün yorumlarını, film yorumlarını, kitap yorumlarını ayrı bir başlık altında bulamayacaksınız. Burası tamamen sohbet yazıları yazdığım, karşılıklı konuş

Nostaljik Parçalar ile Mim

Resim
   Hayat Bitene Kadar adlı blog sahibi -tıklayarak yazısına ulaşabilirsiniz- beni geçtiğimiz günlerde kendi başlatmış olduğu bir mime etiketlemişti ne zamandır bunun hakkında yazmak istiyordum ancak fırsat bulabildim diyebilirim.    "Dinlediğimiz, sevdiğimiz, eski parçaları sizlerle paylaşmak" mimin konusu. Ben açıkçası sürekli olarak eski şarkıları dinleyen ve bundan da büyük haz alan birisiyim bu yüzden hangisini paylaşmak istediğimi bir türlü seçememiştim ta ki dün akşama kadar. Uzun zamandır dinlemediğim bir şarkıyı -şarkı demek bile saygısızlık gibi geliyor ona- yeniden dinleyince bunun gerçekten neredeyse en iyisi olduğuna emin oldum ve sizlerle onu paylaşmaya karar verdim. Umarım sizde keyif alırsınız, öpüyorum. Bende bu mime nostaljik şeyleri sevdiğini bildiğim Cafe Tigris 'i mimliyorum.

Aşk Sesini Öpmeyi İstemek Gibi

    Bugün biraz aşktan bahsedelim istiyorum. Aşk gerçekten büyüdüğümü hissettiğimden beri, sanırım içimde barındırmayı en sevdiğim duygu. Sürekli aşık olan birisi değilim elbette zaten insanın öyle her gördüğü insana da aşık olabileceğini sanmıyorum.     Aşk bana göre nedir biraz bundan bahsetmek istiyorum, ruhumu sarıp sarmalayan içinden asla çıkmak istemeyeceğim bu güzel his nedir onu konuşalım biraz.    Aşk herkeste farklı şekillerde tezahür eden, herkesin kendisine has insanı kökünden değiştiren bambaşka bir şey.    Aşk, kalbin yumuşamasıdır, merhametle dolmasıdır bence. Aşık bir insan nasıl kötü olabilir bilmiyorum. Bir başkasının her şeyini düşünmek, kendinizle bir tutmak gibi bir şey onu.  Sanki bir parçanız gibi benimsemek, gülüşünü izlemek, sesini, nefesini dinlemek.    Ayrılık dahi olsa onunla geçirilen güzel anılara sahip çıkmak, bir gün dünyanın en berbat insanı olduğunu öğrenseniz dahi anılarınıza saygı duymak, kalbinizden onları asla atmamak.     Aşka aşık olm

Fantastik Canavarlar Nelerdir, Nerelerde Bulunurlar?

Resim
Merhabalar, Çok uzun süredir beklediğim bir filmden bahsedeceğim bu yazımda. "Fantastik Canavarlar Nelerdir, Nerelerde Bulunurlar?"  18 Kasım Cuma günü girdi bu güzel film vizyona. Harry Potter bağlantısını bildiğimden beni oldukça heyecanlandırmıştı izleyeceğim güne kadar, 21 Kasım günü gidebildim. Filmi görene kadar herhalde 20 kez falan fragmanını izlemişimdir, belki de daha fazla. Beklediğime değdi mi peki? Evet fazlasıyla değdi, zaten bu film herkes için dünyanın en berbat filmi olsaydı da benim için harika olacaktı çünkü Harry Potter ile bağlantılıydı çünkü içerisinde Hogwarts geçiyordu çünkü Albus Dumbledore ismi geçiyordu ve başka hiç bir şeye ihtiyacı yoktu. Film benim için bir devam filmi gibi oldu açıkçası, Harry Potter'a nazaran İngiltere yerine New York'ta geçen bir hikaye.  Çok çok beğendim, büyü dünyasına başka bir açıdan bakılmasını, büyücü dünyasının mükemmel olmayan yanlarının vurgulanmasını aslında mugglelardan üstün olmadıklarını ve hat

Sokak Hayvanları İçin/ ÇEKİLİŞ(Kapandı)

Resim
       Merhabalar, bazılarınız hatırlayacaktır bloga ilk başladığım zamanlarda bir çekiliş düzenlemiştim. Amacı sokaklarımızda hiç bir hayvanı ayırt etmeksizin aç olan sokak hayvanlarının karınlarını doyurmak idi. İnsanoğlu sonucunda bir şeye ulaşacaksa veya birileri kendisini itelerse eğer hareket ediyor, özellikle bizim toplumumuzda işler böyle.    Konuya gelecek olursak, geçen defa çok çok az bir katılım olmasına rağmen aynı çekilişi kış aylarının gelişi ile yeniden başlatıyorum. Henüz kazananlara ne hediyeler seçeceğimi veya kaç kişinin kazananlara adını yazdıracağına karar vermedim bu da bilgilendirme olarak burada dursun.    Yine bazılarınızın bildiği gibi bu çekilişin tek bir katılım koşulu var oda "BİR VEYA BİRDEN ÇOK SOKAK HAYVANININ KARNINI DOYURMAK VE BANA BUNU FOTOĞRAFLAYIP GÖNDERMEK"  Ayrıntılara gelecek olursak: - Fotoğrafta illa ki kendiniz olmak durumunda değilsiniz, - O anda verdiğiniz yemeği bir hayvanın yiyor olması şart değil, önemli olan bırakt

Fotoğraf Çekmeye Nasıl Başladım?

Resim
       Merhabalar, Yeni edindiğim bir hobi olarak başladığım fotoğraf çekme işinden bahsedeceğim. (Fotoğrafçılık demiyorum çünkü bu alandaki başarılı kişilere saygısızlık olsun istemiyorum.) Fotoğraf çekmeye gördüğüm ve beni heyecanlandıran şeyleri ölümsüzleştirme isteğimle başladım diyebilirim. O kadar ufacık şeylerin güzelliği beni cezbeder olmuştu ki bunları kaydetmeli, başkalarına da göstermeliydim. Ne yazık ki bu işi profesyonelleştirecek araç gerece henüz sahip değilim. Aşağıda birazdan göreceğiniz resimleri telefonumla çekiyor ve konu ile alakalı yazdığım bir önceki yazımda da bahsettiğim gibi ışık oyunları ile zevkime uygun hale getiriyorum.    Kameralar -yada benim elimdeki kamera- ne yazık ki gözlerimiz kadar harika görmüyor dünyayı, çekerken bunu derinden anladım. Zaman zaman gözlerim harika netlikte gördüğü müthiş bir görüntü fotoğrafı çekildiğinde rezil bir hal alabiliyor. Birazda bu yüzden photoshop işine de el atmaya çalışıyorum tabii hepsi üst düzey acemice.